top of page

''Ölümü Öldürmek.'' Adlı Tabloma Kısa Bir Bakıs


''Ölümü Öldürmek.'' adlı tablom aslına bakarsanız başlangıçta 25'ten Önce 25' içerisindeki bir maddeyi gerçekleştirme amacıyla yola çıkılan bir serüvendi çünkü en nihayetinde resim çizme konusunda gerçekten şanı berbat olanlardan olup yine de bu konuda yeteneğimin olması için fazladan dua edenlerdendim hatta. Fakat elime kağıt, kalem ve boyaları aldığımda, hayal gücüm ile ilk defa belki de bu kadar çok baş başa kaldığımı hissetmiştim. Elbette Sezar'ın Hakkı Sezar'a sonrası olduğunu da atlamamam gerekir. Evet listedeki bir maddenin daha üzerini çizmeyi başarmıştım. Fakat her şey bir yana çok da doyum aldığım, çok fazla imge taşıyan ve gerçekten karşısına geçip, ''Evet başardım.'' Diyebildiğim bir tablonun ortaya çıkmasını beklemiyordum. Fakat en nihayetinde beni de epey şaşırtarak kendisi burada oldu! Bu blogda amacım tablo hakkında gelen bir yığın imge sorusunu yapabilirsem en özet haliyle sunabilmek olacak. Pek kolay olmayacak çünkü benim hayal gücüm sizinkine sizinki benimkine ne kadar açılacak bu konuda emin değilim. Yine de başlayalım!

 

İmgeleri açıklarken daha kolay olabilmesi adına tabloyu birkaç bölümde incelemenin daha kolay olacağı düşüncesindeyim. Gönül isterdi ki tabloyu birebir yayınlayabileyim ve sizi hiç yormadan sunum yapayım fakat henüz temel atma aşamasında olduğumdan bu durumu biraz olsun görmezden gelmenizi ve az da olsa kendini yormanızı istemek zorunda kalacağım. Çizimin alt ve temel kısmını oluşturan bölümde imgelemeye çalıştığım yüz aslına bakarsanız kendime ait. Fakat en nihayetinde sisteme dahil olan herkes bu yüzde kendi yüzünü görebilir. Yüz hatları içindeki imgeler ile başlarsak, yüzü sağ ve sol olmak üzere keskin olmasa da ayırdığımı söyleyebilirim. Yüzün sağ yarısı sisteme dahil edilen, yüzün sol yarısı sistem karşısında kendini gerçekleştirme yetisi kullanarak direnen günümüz bireyini temsil etmekte. Sağ tarafta karşılaşacağınız çadır kulak imgesi sisteme dahil edilmiş bireyin sürekli emir altında oluşundan kaynaklı, bireyin sürekli dinlemek zorunda olduğu emir, yasak ve kuralları temsil eder. Yine sağ taraftaki göz, sol taraftaki göze göre oldukça boş bakmaktadır. Bunun nedeni açıktır, sisteme dahil edilmiş bireyin sorgulama ve gerçekleri görebilme payı hızla düşer. Ağız ise sağ tarafta yine hızla küçülür çünkü sisteme dahil edilmiş bireyin 'Neden?' Sorusunu sorabilme, hak arama veya karşı çıkma becerisi hızla tükenmiştir. Burun sol tarafa doğru keskince uzar, Pinokyo imgesidir bu. Sisteme dahil edilen bireyin ahlak dediği şey yalandan ibarettir çünkü. Yüzün sol tarafında karşımıza çıkan keskin kulak imgesi, dinlenen her şeyin kesin bir sorgudan geçtiği işaretidir. Yine göz daha keskin bir bakışla gerçekleri aramaktadır ve ağız da konuşabilme, kendini ifade edebilme becerisini yitirmemiş hızla yükseltmiştir hatta. Yüz hatlarının yukarısı zihni temsil eden bir savaş alanından farksızdır aslında. Sağ tarafta görmekte olduğunuz yılanın adı ''Leviathan.'dır.'' Kutsal Kitap'da kötüyü temsil eden bir canavardır aynı zamanda. Burada imge ediliş şekli ise kapital olanın bir nevi temsil halidir. Yılan oldukça aç gözlü, aç ve sindirmeden tüketmeye odaklıdır. Dili zehirli, ağzı hep kan ve yalan doludur. Yılanın ağzına ellerini götürmekte olan turuncu renkli yüzsüz erkek veya kadın imgesi sisteme dahil edilmiş bireydir. Arkasından onu ittiren eller ise bireyi sisteme ittirmek zorunda kaldığını sanan aile imgesinden başka bir şey değildir. Turuncu birey ellerini hiç çekinmeden yılanın ağzına götürür ve yılanın kendisiyle beslenmesine izin verir. Çünkü buna zaten mecbur olduğunu, doğru olanın bu olduğu düşüncesini aklına yerleştireli uzun zaman olmuştur. Turuncu bireyin kollarına yapışan mavi erkek veya kadın imgesi ise sisteme dahil edilmiş bireye dahil olup sistemi sorgulamaksızın kendi yerinden memnun olan, bireyi emip sömüren, bireyin kurmak zorunda olduğu aile imgesidir. Yılanın üst tarafına geçmemiz için zihnin sol tarafını incelememiz gerekir. Sol taraftaki turuncu kadın, erkek çizimi kendini gerçekleştirme yolundaki bireyin imgesidir. Onu kollarından tutup sağ tarafa çekmeye çalışan pembe erkek, kadın imgesi ise kendini gerçekleştirme becerisinden yoksun olup, kendini gerçekleştirme yolundaki bireyi kıskanan ve yoluna engel koymak isteyen amaç dışı insanı imge eder. Turuncu bireyin birden fazla yüzü olmuştur artık çünkü hızla dünyası büyümekte, ilgileri çoğalmaktadır. Bireyin sol eliyle işaret ettiği, bir odadır. Bu odanın içinde beyaz, parlak bir ışık yükselmektedir. Bu bireyin kendine ait odası olup, kendini gerçekleştirme yolundaki en büyük çıkış kapısıdır. Odanın yanında ise kocaman bir kitap açıktır. Kitap bilim ve bilgiyi temsil eder. Ayrıca bu genel imgeler dışında kendime ait imgeler de olduğunu unutulmamalı. Kitabın içinden yukarı doğru bir birey uzanmaktadır. Çarmıha gerilmiştir. Kendisi burada iki kişiyi temsil eder. Birincisi Leonardo da Vinci'nin Vitruvius adamı. Orta çağ karanlığını yaran Rönesans ışığı imgesidir. Diğeri ise Çarmıhtaki İsa imgesidir. Buradaki imge kendime ait bir yorum ve yaşayış olduğu için açıklanmayacaktır. Çarmıhtaki bireyin böğrü tıpkı İsa gibi delinip, çarmıha geriş sırasındaki tüm uygulamalar bu imgeye yerleştirilmiştir. Burada amaç kendini gerçekleştirme yolundaki bireyin çektiği acıların kutsallığı üzerinedir. Böğrü delen mızrak rengarenktir hatta. Çünkü daha sonrasında çekilen onca acının sonu her şeye değecektir. Çarmıhtaki adamın bacağını takip ettiğinizde altın bir sunağa rastlarsınız. Tablom üzerinde küçük değişiklikler yapıp buraya biraz daha ayrıntı eklediğim için henüz gözükmeyen birkaç durumu daha sonra açıklamayı düşünüyorum. Bu sunak kendini gerçekleştirmiş bireyi doyuma oluşturan ödülleri imge eder. Bu manevi ve maddi ödüller olabilir. Sunağa akan kan yine çekilen çilenin kutsallığına atıf olacaktır. Çarmıhtaki bireyin sol elinden yükselen meşale bilim imgesidir. Sağ elini takip edip biraz belki yakınlaştığınızda, bazı parçaların orada uzanmakta olan diğer bir kadın, erkek imgesini beslediğini görebilirsiniz. Bu kendini gerçekleştirmiş bireyin yetiştirmekte olduğu diğer bireyleri gösterir. Ve sıra geldi en önemli noktaya, Leviathan Yılanının kafasına yaklaşmanızı isteyeceğim. Orada mavi bir kadın, erkek imgesi karşınızda durmakta. Ayrıca kendisi dev bir bıçakla yılana saldırmakta. Burada imge edilen durum, kendini gerçekleştirmiş bireyin kapital olanın yani sistemin başı karşısındaki durumudur. Kendisi önce zihnin sol tarafındaki tüm ağır basamakları geçip, savaşa hazırlanmıştır. Bıçağını yılanın derisinden yapıp, yılanın onu görmesini engellemek için sisteme dahilmiş gibi görünme kılıfını giymiştir. Ve yılan hiç beklemediği bir anda oldukça öldürücü bir darbe alır. Ağzından ve kafasından hızla yediği haklar, emekler, çabalar, öz saygılar, sevgiler, hoşgörüler, mutluluklar, umutlar ve edinimler boşalır. Kutsal bir kandır bu ama artık öyle kirlidir ki arındırmak epey zordur. Yılanın ölüp ölmediği bilinmez. Muhtemelen ölmemiştir. Acı bile çekip çekmediği tartışılır. Çünkü en nihayetinde kendini gerçekleştirmeyi başaranların sayısı, sisteme dahil olanlar karşısında öyle azdır ki yılan muhtemelen sadece bir sarsıntı ile bu küçük suikasti atlatmıştır. Her şey bir yana yine de onların korkunç yılanı karşısında bizim de her zaman yürekli şövalyelerimiz olacaktır. Başarır mıyız bilinmez ama Nietzsche Şöyle der; '' Kahraman dönemler yoktur. Kahraman insanlar vardır.'' Bu nedenle kahraman insanlardan olmanız, olmamız umuduyla, sanatla, edebiyatla ve felsefeyle kalın ! Ayrıca çizilen tüm birey imgeleri yüzsüzdür. Çünkü ben insan doğasının yalancı, çıkarcı ve gerçekleri saklayarak taktığı onca maske arkasında bir nevi tiyatro oyuncusu olduğuna inanmaktayım bu yüzden gerçek yüzler ne kendini gerçekleştirebilmiş bireyde ne de sisteme dahil olan bireyde görülebilir. İnsan ne olursa olsun hiçbir zaman maskesini çıkartmayan zavallı bir varlıktır. Çizilen yüz kendine ait olduğu için mi yüz çizdin gibi ilginç bir soru aldığımda ise yanıtı şöyle vermiştim, tekrarlayım, ''Yalanlar Zihinde Saklanır.''

 

Bunun dışında tablonun Kubist özellikler taşıdığı, Post Modern resim hatları taşıdığı söylenebilir fakat hiçbir kurala, düzene veya şekle uyum gösterilmemiş olup, tamamen içten gelenlerin, içten gelenler ile yansıtılmasından ibaret, tümüyle hayal gücüm ile yaratılmıştır! Ve belki de bazı ilkler bile taşımaktadır kim bilir.. Bunun dışında ''Ölümü Öldürmek.'' Tablosunun yazıya döküldüğü şiirimi, ''İlk Şiir Denemeleri'' Adlı Bloğumda ve 25' ten Önce 25'in ne olduğu hakkında sorularınız hakkında da önceki bloglarımı takip etmeniz önerilir.

Hayalperest benden sevgilerle.

bottom of page