-Uyarlanma Ve Yasam Tarzlarının Farklılasması Üzerine-
- cebeci054
- 14 Ağu 2018
- 2 dakikada okunur
Bu konu üzerine çıkarımlarımı sunmaya başlamadan önce, konunun hangi şema çerçevesinde şekilleneceğini belirtmek amacıyla sizi geçmişinizde ufak bir yolculuğa çıkartmanın daha faydalı olacağına karar verdim. Her birimiz başlangıçta Hayat Bilgisi ve sonralarında Sosyal Bilimler adlı o derslerde sınıfın arka tarafındaki bir panoya yerleştirilmiş meşhur tarih çizelgesiyle karşılaşmışızdır. Ve emin olun üniversitede Sosyal Bilimler veya Sosyal Bilimlere yakın bir bölüm içinde değilseniz veya fazla okuyan, sorgulamayan bir kimseyseniz muhtemeldir ki bu çizelge hala sizin için geçerliliğini koruyan ve doğrulanabilir bir şemadan ibarettir. Ne yazık ki bildiğimizi sandığımız çoğu şeyin aslında bildiğimizden çok uzak olduğu tartışma götürmez bir gerçektir. Peki nedir bu kutsal şemanın geçerliliğini yıkıp yeni bir şemaya ihtiyaç çıkartan bu ilginç durum? Kısaca bir kavrama ihtiyaç duyuyorsanız, ‘Uyarlanma Ve Yaşam Tarzlarının Farklılaşması.’ Diyebilirsiniz. Önce hatalı şemayı hatırlayalım. Paleolitik dönem ile başlayıp, Mezolitik, Neolitik, Maden Devri, Bakır Devri, Tunç Devri ve günümüze doğru ilerleyen o tablo. Ne kadar da kusursuz öyle değil mi? Sanki bilgisayar günceller gibi tek bir tuş ile koskoca dünya çağ atlıyor. Yüzlerce, binlerce, milyonlarca yıl ve onlarca bölge hiç yerine konularak. Ne yazık ki şemamızın bilimselliğini yitirdiği iki ana tema ve devamında birçok tema bulunmakta. Birincisi nasıl günümüz dünyasında Japonya ve Arabistan bir değilse tarihin hiçbir devrinde hiçbir topluluk aynı anda ve aynı konumda olamaz sorunudur. Bırakın tüm dünyayı, aynı bölgenin iki komşusu bile tümüyle aynı olamaz, aynı şekilde gelişemez. Zira uyarlanma ve yaşam tarzlarının farklılaşması ana etki faktörüdür. Bu durumda ihtiyacımız olan yeni şema için şu formül önerilir: dünyayı belirli coğrafi konumlara bölüp, her biri için ayrı bir şema oluşturarak bu yeni şemaları ortaklaşa ve güncel bir şema haline getirme durumu. Diğer bir yanılgı ise kazı süreçleri üzerinedir. Kazılar sonrası ortaya çıkarılan aletlere göre bölgeleri çağlara ayırma hatasına düşen bizler şunu unutmaktayızdır: Her bölgenin her ustası veya aletleri temin eden bireyi aynı yetenek ve bilgi birikimine veya aynı el pratiğine mi sahiptir? Belki kazı sırasında bulunamayan çok daha gelişmiş bir alet, bu ilkel aletin bulumu üzerine önemini mi yitirecektir? Kazı sonrası ulaşılan aletler ile o coğrafyaya çağ adı vermek bir varsayımın ötesinde olmaktan fazlası mıdır? Bu iki ana tema başta olmak üzere birçok etken bu şemanın bilimselliğinin yitirilmesinde aktif rol oynamaktadır. Bizler bilim yaparken daha kolay olması için tarihi çağlara bölme alışkanlığını nereden çıkarttık bilmiyorum ama bunun doğrulanabilir olabilmesi oldukça zor ve çok da doğru bir uğraş değildir. Zira illa bir şemaya ihtiyacımız varsa şemanın varsayımsal olduğu ve önerilen formüle yakın bir süreç sonrası bilimselleştirilmesi daha pragmatist olacaktır.

-Sosyoloji Derlemelerim/Sekizinci Bölüm.
Comments