top of page

-Kolektif Evrimci Teolojik Kuram Üzerine-

  • -Yiğit Cebeci
  • 14 Ağu 2018
  • 2 dakikada okunur

Ortaya atmaya çalışacağım hipotezi size sunmadan önce yazıma, Herakleitos’un ‘Dili anlamak demek evreni anlamak demektir.’ Sözünün doğruluk payı ve derinliğini aktararak başlamak istiyorum. Gerçekten de dil yetisi ile evreni anlayan ve sırlarını ortaya dökebilmek için bir yığın çaba içine giren insanoğlu, bu uğraştan milyonlarca yıl önce, şimdilerde çok basit gelen hatta üç veya dört farklı dili öğrenebilmeyi alışkanlık haline getirmişken, bu beceriyi nasıl sağladı hiç düşündünüz mü? Sanmıyorum. Zira insan günlük uğraşları arasına büyük ve kafasını yoracak şeyleri sokmayı pek sevmez ve beceremez. Neyse ki hala birileri bilimin peşinde koşmayı tercih ediyor da biz de bu değerli bilgilere kolayca ulaşabiliyoruz. Hipotezi aktarmadan önce konu temelinin paylaşılması gerektiği bilindiğinden dilin oluşumu üzerine ortaya atılmış birkaç hipotezi size aktarmakta fayda gördüm. Evrimci görüş, Darwin’in Evrim Teorisi tanımını dile uyarlamaya çalışır ve özetle, ‘İlkel insanın başlangıçta bir dilinin olmadığı ve insanlaşma becerisi sonrası dil becerisi edindiği…’ Fikrini savunurken, Teolojik görüş ise ‘Tevrat, İncil ve Kuran metinlerine dayanarak, insanın dil ile doğuştan donatıldığı...’ Fikrini savunur. Aslına bakarsanız tarih uzun yıllar boyunca Darwinci ve Teolojik zümrenin birbiriyle çatışmasını yakından izlemiştir. Başlangıçta Katolik Kilisesi Doktrinleri ve yeni tohumları atılmış Darwinci fikirler, sonraları ve günümüzde ise her toplumun teolojik zümreleri ve yine Darwin hayranı zümreler. Benim sunmaya çalıştığım kuram ise bu çatışma halinden bir birliktelik ortaya çıkarmaya çalışmaktadır. Yani bir tez, anti-tez durumundan bir sentez doğurur. Elbette bu iki zıt kutbun birbiriyle çatışması yerine ortak bir tahakküm silahı haline gelmesi hiç de kolay değildir. Kuramım şu sorudan doğar, ‘Ya Tanrı’nın planı, aslında Darwin’in ifade ettiği gibiyse?’ yani ‘Ya Tanrı aslında yaratımsal süreci evrim merkezli planladıysa?’ Elbette bu geniş ve ileride ayrıntılarını sunacağım kuramın tümünü burada sunabilmem pek mümkün değil. Bu nedenle dil kısmına dönmek gerekir. Kuramım, ‘dilin başlangıçta insanı donatmadığını, çünkü Tanrı’nın planında insanın dili ihtiyaç haline getirinceye kadar geliştiği, ne zaman ki insanın dile ihtiyacı olduysa işte tam o zaman evrildiğini… ‘ Savunur. Ancak, ‘Ne tam olarak tümüyle kendinden olan, ne de tümüyle doğuştan donanımsal olan bir süreçtir.’ Elbette burada ortaya attığım hipotezin durumu kanıt gerektirebilir. Bu durumda inançsız birinin veya muhafakazar birinin bu duruma ortak bir noktadan bakabilmesi epey güç bir noktaya gelebilir. İşte bu nedenle sunmaya çalıştığım durum tamamen kendi inanç ve bakış çevremden ortaya çıkmıştır. Zira bu kuram inanç ile doğrudan bağlantılı olacağından, inanç kavramıyla barışık olmayan birinin sunmaya çalıştığım durumu anlamaya çalışması çok kolay olmayacaktır. Ayrıca nasıl Darwinci Görüş veya Teolojik Görüş net kanıt götürmezken ikisinin bir sentez haline getirmeye çalışıldığı kuramım nasıl bir net kanıt götürebilir? Ayrıca başlangıçta söylediğim gibi kuramın sadece dile olan bakış açısı anlatılmaya çalışılmış olup yaratım ile ilgili sürece değinilmemiştir.

-Sosyoloji Derlemelerim/Yedinci Bölüm.

Comments


  • Twitter
  • Instagram
  • Tumblr
  • YouTube
  • LinkedIn

©2018 by Yiğit Cebeci

bottom of page