-Etnosantrıst Irk Kılıfı Üzerine-
- -Yiğit Cebeci
- 14 Ağu 2018
- 3 dakikada okunur
‘Çocuklar, ırk ve din bilmezler, insan ayrımı yapmazlar, ölçüleri sevgidir ve nefreti büyüklerinden öğrenirler.’ Der Martin Luther King insan doğasını tanımlarken. Zira gerçekten de insan doğası her zaman olduğu gibi bu konuda da mütemadiyen bir hayvansal güdü taşır, hatta bu hayvansal güdüsüne hayvanın büyük oranda hâkim olamadığı beyinsel çabalarını da eklemekten çekinmez. Hangi güdüden bahsettiğimi iyi biliyorsunuz. Kendini bir diğerine göre daha yukarıda, hatta süper egosu yoluyla makyajladığında herkesten yukarıda, bir diğeri ve diğerlerini ise aşağıda görme güdüsünden bahsediyorum elbette. Ve şimdide bu güdüyü, Etnosantrist Irk Kılıfı adını verdiğim çıkarım ile nasıl bağdaştırdığımı açıklamam gerekir. Coğrafi keşifleri takiben gerçekleşen Leviathan sömürü sistemi ve emelleri, bunlar yanında büyük bir yıkım ve soykırım, beyaz adamın, Yeni Dünya adını verdiği ve başlangıç hedefi keşfetme olan fakat bu hedef dışında her yoldan geçen süreç sonrasında Makyavelist bir şekilde amacına ulaştıktan sonra bu başarılı beyaz adam, her insan doğasında olduğu gibi yaptığı kötü edinime iyi bir neden bulma, onu illegal olandan çıkartıp legal olana yerleştirme konusunda bir çıkarım yolu aramaya başladı. Böyle zamanlarda işlenen suçun büyüklüğü yakalarınıza çabucak yapışacağından hızlı sonuçlar arar zavallı insanoğlu, bu nedenle harika bir kılıf edinimi zor olmadı bu refah içinde yüzen beyaz adam için. Irk kavramı ortaya atılıverdi hemen. Ama siz bakmayın bu kavramın böyle Kant’ın dediği gibi ‘Büyük insan bölünmeleri.’ Olarak tanımlandığına, beyaz adam hiç monogenist bir kuramı kabul eder mi? Hem de elinde harika bir Poligenist kuram varken. Hatta bu keşfetme sürecini takiben eski dünyaya taşınan ve beyaz adamın gözünde maymunumsu olan o varlık toplum içinde nereye yerleştirilmeli diye bile düşündü. Bilirsiniz beyaz ve eski dünyanın hâkimi olan adam genellikle planlarını sonuca giden yolda her yol mübah anlayışı içinde kusursuzca yapar. Hemen bir hiyerarşik düzen icat etmesi zor olmadı. Hatta Antropoloji sözlüğü bu olayı ‘Eşitsizlikten beslenen sosyal yapılanmaların bir ürünüydü.’ Olarak özetler, ben de bu özete, ‘ Zira icat edilen ırk kavramı, ötekileştirme fikrini ortaya atıp zenginleşenler ile iktidarlar arasında ki sözleşmeyi topluma uyarlayarak, sağır ve dilsiz bir toplumun temellerini atmanın ötesinde olmayan, hatta bu sağır ve dilsizlerin bile bir gün gözlerini açıp iyiden ve haktan yana olmaktansa ceplerine dolan para metasıyla bilinçli olarak göz kapatanlar arasındaki kusursuz uyum.’ Tanımımı ekleyerek temele oturtmak isterim. Peki gerçekten de sadece beyaz adam mı böyle kusursuz ve Makyavelist bir yol izlenerek icat edilen bu ırk kavramını kullanır? Evet tarihteki ilk örneğin kendisine ait olduğu kesin fakat kötü olanı, bu virüsün beyaz adamdan ve onun kollarından tutunda, Yeni Dünyanın o ilk denek toplumlarına kadar, hatta uzak örneklerden çıkarak kendi toplumumuza, elbette şark toplumlarına kadar çok sevilerek ulaştığını söyleyebilirim. Zira ben size hangi toplumun bir diğerini veya kendi içindeki farklılıkları ötekileştirmediğini söyleyebilirim? İnsan yeteri kadar zaafı olan çirkin bir varlıkken ben size hangi toplumun veya bireyin bu Irk kavramı icadından hoşlanmadığını kanıtlayabileyim? Elbette her toplumun bu Irk kavramı icadı ve kılıfına aynı gözle bakmadığını anlamak zor değil. En azından bunları bir politika haline getirmekle toplumun küçük bir bölümünün benimsemesi arasında Himalaya Dağları kadar derin bir fark yok değil. Özetle ortaya koyduğum Etnosantrist Irk Kılıfı çıkarımı, size, tarihteki ilk örneğini, bunun toplum yapılarına nasıl yansıdığı ve bu virüsü nasıl tedavi etmekten çok pragmatist bir sözleşmeyle kapitalist ve çirkin dünya toplumlarımıza aşıladığımızı anlattı. Elbette kısaca bahsettiğim bu yeni kuramım, tarihteki Ari ırk ve Nazizm dönemlerini unutmuş değil, sadece özet geçildiğinden ana başlıklardan yararlandı. Ve sevgili bilimsever okuyucu, her ne kadar içinde olduğumuz çirkin toplumlar bizi devinmek zorunda bırakıp bir hamurmuşçasına yoğursa da ‘Dünyada yüzlerce millet, din, dil, ırk olabilir. Ama sadece iki çeşit insan var; Vicdanı olan ve olmayan.’ Aforizmasını, ne zaman ırk kavramı icadıyla karşılaşırsan hatırla olur mu?

-Sosyoloji Derlemelerim/Altıncı Bölüm.
コメント